14 Temmuz 2012 Cumartesi

Kur’an-ı Kerim’de Burçlar

Burada, Kur’an-ı Kerim’deki bir sureden söz edelim: 12′nci sure olan 111 ayetli Yusuf Suresi. Surede apaçık olan anlam, geçmiş peygamberlerden Hazreti Yusuf’un hayatı hakkındaki haberdir ki Allah katındaki tarihi gerçeklerdir. Bu husus üçüncü ayette, KISSA kelimesi kullanılarak belirtilmiştir. İkinci anlam, bu kıssadan alınacak derslerle, düşündürücü öğelerle ilgilidir (İBRET kelimesi kullanılmıştır) ki hususda 111′inci ayyette vurgulanmıştır. İbret olan husus, hayatımıza nakşedeceğimiz, davranış geliştireceğimiz şeylerdir.
Üçüncü anlamda bu kıssada vurgulanan menzillere, mekanlara, Cenabı Hakkın sıfat ve kudreti hakkındaki apaçık delilerle, kainatın gerçekleriyle ilgilidir ( Ayet, çoğulu Ayat kelimesi kullanılmıştır ) ki bu husus da yedinci ve 105′inci ayette vurgulanmıştır. Ayet olarak bildirilenler, Allah’ın Hazreti Adem’e öğrettiği ve fakat zaman içinde unutulan bilgilerden bir bilgi olabilir. Kur’anı-ı Kerim’in icazı da,hem dini hayatımızı düzenlemekte kullandığımız gerçek anlamını, hemde her konuda (ki Hazreti Adem’e tümünü öğrertmiştir) kimi zaman açıkça, kimi zaman da sembollerle veya icaz yoluyla verdiği haberleri ve daha bir çok güzelliği kapsamaktadır.
Bilindiği gibi Güneş sistemi Saman yolu galaksisi merkezi çevresinde ve belirli bir yörüngede dönmesine devam etmektedir. Bu dönüş sırasında Güneşten daha parlak bir yıldızın etkisi altıne girmesi mümkündür, hem de herhangi bir çarpışma veya çatışma olmadan; Hazreti Yusuf’un anne, baba ve kardeşlerine ”Güven içinde Allah’ın iradesiyle Mısır’a girin!” dediği gibi. Bu durumda iki güneşli bir sistem söz konusu olacaktır.
Bir zamanlar olduğu gibi. Zira Güneş’i simgeleyen Hazreti Yakup’la birlikte yaşıyorlardı, sistemdeki diğer gezegenlerle ve Ay’şa birlikte.
Astronomik verilere göre de Güneş sistemimizin Galaksi çevresindeki dolanım yörüngesi, Güneş’ten çok daha büyük bir güneş olan Sirius yıldızının çok yakınından geçmektedir.
İki güneşli sistem, şu ayetlerin açıklanmasın da yardımcı olacaktır:
1-) İlk konu Kehf suresinde (83-92. ayetler) anlatılan Zülkarneyn’in yaptığı yolculuklardan birkaçıdır:
(Ey Muhammed! Sana Zülkarneyn’den soruyorlar. De ki, size ondan bir anı anlatacağım (23): Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve güç sahibi yaptık ve ona istediği her şeyden bir SEBEB (istediği her şeye ve her yere ulaştıracak bir araç, bir yol) verdik (84).O da bir sebebi izledi (bir yol tutup gitti, bir vasıtayla gitti) (85). Nihayet Güneş’in battığı yere ulaştığında, onu (Güneş’i) kara balçık şeklindeki bir AYN’da (gözde, gözede, kaynakta, karadelikte) batıyor olarak buldu.
Onun (Güneş’in) yanında (yakınında, egemenlik alanında) bir de kavim (insan topluluğu) buldu. Bunun üzerine Zülkarneyn’e dedi ki: ”Ey Zülkarneyn Dilersen onlara azap edersin, dilersen de haklarında güzel bir davranışı esas alırsın, ( bunlardan birini uygulamakta serbestsin )” (86). Zülkarneyn! şöyle dedi: ”Kim zulmederse ona azap ederiz. Sonra Rabbine döndürülür, O da onu görülmedik bir azaba çeker (87). Fakat her kim de iman edip yararlı bir iş yaparsa, ona da mükafat olarak en güzel akıbet (cennet) vardır ve ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz (88). Sonra bir sebebi daha izledi (89). Bir süre sonra Güneş’in doğduğu yere varınca, onu (Güneş’i) kendilerine ondan (Güneş’ten) başka bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğar buldu (90). İşte böyle! Biz, onun yanında olan her şeyi hubr olarak (bütün inceliklerini ve hakikatini bilme bakımından) kuşatmıştık. (91). Sonrada başka bir sebebi izledi (92)…
Güneşin doğması veya batması söz konusu olmadığına, yani bu ifadeler mecaz olarak kullanıldığına, Güneş’in ve Ay'ın belirlenmiş bir yörüngede döndüğü ve belirlenmiş bir yere doğru hareket ettiği Kur’an-ı Kerim’in ifadesi olduğuna göre, ayetlerden Zülkarneyn’in dünyanın en doğusuna ve en batısına gittiği anlamını vermenin doğru olmadığını sanmıyorum. Dünya yaklaşık küre şeklinde olduğuna ve sürekli olarak batıdan doğuya doğru döndüğüne göre, dünyanın en batısı veya dünyanın en doğusu ifadeleri de doğru olmasa gerektir.
Ayetlerde kullanılan kelimeler de doğu ve batı anlamına gelmekte, güneşin doğuş yeri (büyük ihtimalle ilk oluşum yeri ve/veya bir başka güneşle doğuş yeri) ve güneşin batış yeri ( büyük ihtimalle kayboluş yeri, yok oluş yeri) manasında gelmektedir.
Kanaatime göre ayeti kelimelerde, Güneş sisteminin Samanyolu galaksisi çevresindeki dönüşü sırasındaki iki durum, iki olay anlatılmaktadır. Zaman kavramı izafi olmakla birlikte, Zülkarneyn’in yolculuğu zamanda yapılan bir yolculuk olsa gerektir. Güneşin batmakta olduğu yerin kara balçık şeklinde bir göze olarak tanımlanması, günün birinde, Güneş sisteminin bir karadelikte yok olacağını düşündürmektedir.
2-) Rahman suresinin 17′nci ayetinde ”( O ALLAH ), iki doğunun ve iki batının Rabbıdır” buyrulmakdatır. İki doğu ve iki batı konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Örneğin, her gün değişimekle birlikte yaz ve kış mevsimlerine güneşin doğduğu ve battığı en uç noktaların, güneşin ve ayın doğduğu ve battığı yerlerin, hem güneşin hemde diğer tüm varlıkların doğusunun ve batısının, yerkürenin iki yarısına göre doğunun ve batının, akıl ve şuur gibi görünmeyen varlıkların ışınlarının doğusunun ve batısının kastedilmiş olabileceği belirtilmiştir.
Bu durumda ayetten kastedilen mananın, dünyamızın iki güneşli bir sistem içinde bulunduğu veya bulunacağı zaman kesitindeki durumunu anlattığı da söylenebilir ki daha mantıklı olanda burdur. Zira iki Güneş söz konusu olacağında iki doğu ve iki batı ifadesi daha anlaşılır hale gelmektedir. Doğrusunu Allah bilir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, Güneş sistemimize dahil ve fakat Kuiper Kuşağı dışında 4 gezegen daha keşfedilmeyi beklemektedir.
Kaynak: İnsanın Burçlar Kuşağındaki Yürüyüşü / Hasan KOCABAŞ / Mozaik Yayınları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder