28 Mart 2012 Çarşamba

Rüyanın Sırları

Cahil olduğu kadar da gafil insan, nasıl olur da, ‘Ahirete gidip gelen var mı?’ diye bir cehalet vesikası ortaya atar? Halbuki kendisi her gece ahirete gidiyor. Her sabah da ahiretten geliyor.

Hele bu yolculukta gördüğü rüyalar, şahit olduğu manzaralar, içinden çıkamadığı vakalar.. Ona bu âlemden başka bir âlemin varlığını anlatması bakımından şaheser deliller durumundadır. İnsan yatağında yattığı bir sırada sınırsız olayları bizzat görür de kalkınca ‘Yaşadığım âlemden başka âlem yok.’ demekte de ısrar ederse bu kimseye diyecek söz yoktur. ‘Gördüklerin neydi a gafil?’ demekten başka.

Rüya, içinde yaşadığımız varlık alemine açılan pencerelerden, olmuş ve olacak olayların aynen veya bir kısım sembollerle görülmesinden ibarettir. İnsan zihni, değişik baskı ve şartlanmalardan uzak kaldığı ölçüde her bir rüya, ötelerden birer ışık, birer işâret gibi insanin önündeki karanlıkları aydınlatıp ona yol gösterebilir.

Evet, rüyalarımız sırlarla dolu birer ikaz ve irsad olaylarıdır. Bulunduğumuz dünyaya çakılıp kalmayı önleyen, başka âlemlerin varlığını kolayca kabullenmemize zemin hazırlayan ikaz, irsad malzemeleri. Bu böyle olmakla beraber rüyalarımız yine de bizi inanmaya zorlamaz, irademizi yok edecek şekilde bir ısrara girmez. Evhama müsait şekilde yorumlar da olabilir.

Başka âlemlerin de varlığını düşünmeye yönelik mesajlarla dolu olan rüyalarımız; ahiretten önce yakın geleceğimizden bile haberler verir. Hemen yaşayacağımız olaylara bile işaret eder. Bundan dolayıdır ki, kimi insan gördüğü rüyanın dışındaki çirkinlikten ürker, “Eyvah, başıma bir musibet gelecek galiba..” diye feryat eder, evhama bile kapılabilir. Halbuki rüyaların dışındaki çirkinlik, manasının da çirkinliğine işaret olmaz. Dişi çirkin olan rüyanın manası güzel olabilir. Dişi güzel olanın da manası üzücü olabileceği gibi.

Bir diğer husus da, rüyanın yorumlandığı şekilde çıkması olayıdır ki, rüyalar iyiye yorumlanırsa (kötüye işaret olduğu halde) iyi şekilde tecelli edebilir. Bu yüzden rüya, ya iyiye yorumlanmalı, yahut da hiç yorumlanmayıp:

- Allah hayra tebdil eylesin! diyerek geçilmelidir. Görünüşü korkutucu olduğu halde manası sevindirici olan bir rüyadan misal vermek istiyorum sizlere... Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in amcası Hazreti Abbas’ın hanımı Ummu’l-Fazl, gördüğü bir rüyadan endişe etmeye başlamıştı. Buna rağmen Efendimiz’e anlatarak manasını da öğrenmek istiyordu. Dedi ki:

- Ya Resulallah, hiç de sevindirici olmayan bir rüya gördüm, söylemekten korkuyorum. Efendimiz cesaret verdi:

- Neymiş seni korkutan rüya; söyle de duyalım. Bazen rüya korkutucu sanıldığı halde sevindirici olabilir. Ummu’l-Fazl cesaretini toparlayarak anlattı:

“Rüyamda sizin cesedinizden bir parça koparılıp evime getirilerek kucağıma kondu. Sizin bedeninizin parçalanmasını, bir parçasının evime getirilip kucağıma konmasını hayra işaret sayamadım.”

Efendimiz tebessüm buyurdu ve şöyle yorumladı: “Üzülme, üzülme. Korkacak bir şey yok. Aksine sevinecek bir geleceğe işaret var. Kızım Fatima benim bir parçamdır. Ondan bir oğlan çocuğu dünyaya gelecek. Sonra çocuğu alıp senin evine getirip kucağına koyacaklar, sen torunuma süt verecek, süt annelik edeceksin.”

Evet, olay aynen tecelli eder. Bir zaman sonra nurtopu gibi bir oğlan çocuğu dünyaya getiren Fatima validemiz, bir ara Hazret-i Hüseyin’i Ummu’l-Fazl’in evine gönderir, süt vermesini ister. Hüseyin’i kucağına alan Ummu’l-Fazl da bir devre süt annelik eder. Evet, evet... Rüyaların yakın geleceğe dair verdikleri işaret aynen çıktığı gibi, uzak geleceğe dair işaretleri de aynen çıkacak, bu âlemden başka bir âlem bir gün mutlaka kurulacaktır.

***

İslam'da rüya tabirinin yeri nedir?

Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen güzel hülyalar görür, güzel hülyalar gören de hayatından lezzet alır.

İslâm'a göre rüya üç çeşittir.

1- Salih rüya,
2- Şeytanî rüya,
3- İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya.

Salih rüya vaki olacak olan şeyleri vukuundan evvel fitrî istidad ile idrak etmekten ibarettir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bununla ilgili şöyle buyurur: Müminlerin rüyası nubuvvetin kırk altı bölümünden bir bölümdür.

Şeytanî rüya insanı korkutup üzüntüden üzüntüye sevk etmek için uyku halinde insanin kalbine verdiği vesveseden ibarettir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse o Allah'tandır. Bunun için Allah'a hamd edip rüyasını söylesin. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse o şeytandandır. Şerrinden Allah'a sığınsın ve onu kimseye de açmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir.

İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya ise. İnsan bir şeyle meşgul olup onunla fazlasıyla ilgilendiği için hakkında rüya görür. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadiste şöyle buyurur: Rüya uçdur. Allah tarafından olup müjde veren salih rüya, üzüntü verip şeytandan
gelen rüya ve insanın kendi kendine bir şeyler söyleyip tasavvur ettiğinden meydana gelen rüya.

Yûsuf sûresinde zikredilen Hazreti Yusuf un ruyasıyla ilgili âyet ile yukarda zikredilen hadisler bunu ifade ediyorlar. Rüyaların içinde hak rüyalar vardır. Ancak her rüya haktır ve her tabir de doğrudur denilmez. Rüyaya göre hareket ve rüyaya istinad etmek doğru değildir. Hatta fikih kitapları beyân ediyorlar: Şeytan her ne kadar Peygamberin suretine giremezse de Saban'ın yirmidokuzunda Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) herhangi bir kimsenin rüyasında yarın Ramazan'ın birinci günüdür oruç tutunuz diye emretse de bu rüya ile amel edilmez. Çünkü rüya ilim olmadığı gibi zabt da edilmez. (Halil GÜNENC, Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 300 )

Rüya ve ilham ile amel etmek

Rüyalar ve ilhamlar Rabbani ve Rahmani; şeytani ve nefsani olabilirler. Bu sebeple aralarını iyi belirlemek gerekir. İslam uleması bu konularda şu üç şartın yerine getirilmesi durumunda amel edilebileceğini, ama hiç kimseyi zorlamanın doğru olmadığını belirtirler.

1-Görülen rüya veya ilham, dinimizin emirlerinden birini kaldırıcı veya yasaklarından birini de helal edici cinsten, yani dine aykırı ve sunnete zıt olmayacak.

2-Rüya veya ilham güvenilir, herkesin itimat ettiği, Ebu Hanife, Safii, İmami Rabbani, İmami Gazali gibi kişiler olmalıdır. Herkes o zatın yalan söylemeyeceği ve dinin esaslarını hakkıyla bilen ve yaşayan birisi olduğunu kabul etmelidir..

3-Rüya ve ilhamla elde edilen bilgiler dinin bir emri gibi kabul edilmemeli. Sadece tavsiye edilebilir. Ruyalar ve ilhamlar birer ikazdir, irsattır, işarettir. Bağlayıcı ve zorlayıcı olamaz ama işaretleri de doğru anlamak lazımdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder